13 Ağustos 2013 Salı

Aşk-ı İdame 2008

AŞK-I-İDAME 2008

-Kimsenin duymadığı çığlıkların arasında
Gezinen gezgin misali sıradan bir ağıtlı gecenin ortasında kimsesizliği arayan çam kokulu sokaklardaki lambaların ışığı oluveren bir mabet misali yaslı ve bir o kadarda yaşlı gün.
Bugün... Ne olup bana akacaksın zaman mı?
Yoksa yalan mı?
İç acısı tekilliklerin arasında sıkışan yaşamların gizli yüzü
taşlı yollar yazık size mi?
Yoksa biz mi yazık'ız?
Bulmacanın ortasında kalmış olan saplantılarımı oku ama anlama.
Çözme gizimi gizim bilir inini.
Ve bir zaman gelir.
Saçılır yine içimdeki yalnızlık anne şefkati arar.
Bulunmaz kumaşın kağıt helvalı sokağında.
Sen mabedim olursun...!
Ey aşk bir sana vardım sustum.
Yandım bir sana.
Şizofren salgılar dalıyor aşk-ı idâme.
Taş atıyor kurbağa suratlar.
Kendini bilmezler çıkıyor karşıma öküz gözlü fesatlar.
Gül yaprağı kanıyor boş sayfalarda.
Kalemim kırmızıya çalıyor ve bir kayboluştan daha doğuyor .
Ruhum tutuklu zamanlara inat.
Herkes payına düşeni alıyor salkım tanelerinden.



-Mutluluğunu sat bana çocuk.
Ne kadar şeker istersen veririm sana.

Hiç yorum yok: